Murat Ongun’un tutukluluğunda flaş gelişme

İBB Medya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’un avukatları, müvekkillerinin soyut ve kanaate dayalı, somut delil bulunmayan, çelişkili tanık ifadeleriyle tutuklandığını öne sürerek, tahliyesine karar verilmesini talep etti.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden Medya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’un avukatları, Prof. Dr. Köksal Bayraktar ve Serkan Günel, İBB’ye yönelik soruşturmada tutuklanan müvekkillerinin tutukluluğuna itiraz etti.

İtiraz dilekçesinde, Ongun ve diğer şüpheliler hakkında yürütülen soruşturmada gizlilik kararı verildiğinden, avukatların Ongun’un tutuklanmasına gerekçe gösterilen rapor ve ses kayıtlarını inceleyemedikleri ifade edildi.

Buna rağmen 133 sayfa olan ve 12 saat süren kolluk ifadesinde müvekkillerinin tüm iddialara somut ve açık cevaplar verdiği belirtilen dilekçede, şunlar kaydedildi:

“Müvekkili, İBB iştiraki Medya A.Ş’de Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmakta, ancak bu görev çerçevesinde ihale hazırlama, ihale sözleşmesi imzalama veya idari tasarruf hakkı bulunmamaktadır. Bu kapsamda sadece gelir getirici işlerde imzası bulunan müvekkilin görev tanımı gereği ihaleye fesat karıştırma iddiaları ile suçlanabilmesi mümkün değildir.”

Dilekçede, Ongun hakkında “örgüt yöneticiliği” isnadı ileri sürülmüşse de Türk Ceza Kanunu’nun 220. maddesi uyarınca bu suçun unsurlarından olan hiyerarşik yapı, emir-komuta ilişkisi, suç işleme kastı ve görev dağılımı gibi hususların soruşturma belgelerinde somut olarak yer almadığı aktarıldı.

“AVUKATLARA GÖSTERİLMEYEN TANIK İFADELERİ SORULDU”

İtiraz dilekçesinde, iddialara ilişkin tanık beyanlarının soyut ve kanaate dayalı olduğu, tanıkların iddialarına ilişkin hiçbir somut delil sunamadıkları, tanık beyanlarındaki çelişkilerin, Ongun’un ifadesiyle ortaya konulduğu belirtildi.

Ongun’a kolluk ifadesinde, çeşitli tarihlerde açık ismi ile ifade vermiş ancak soruşturmanın gizliliği nedeniyle avukatlara gösterilmeyen tanık ifadelerinin sorulduğu aktarılan dilekçede, şu tespitler yapıldı:

“Öncelikle böyle bir uygulama, soruşturmanın gizliliği kararı söz konusu olsa dahi hukuka aykırıdır. Bu kişiler koşulları var ise gizli tanık olabilirler ancak kendi iradeleriyle açık tanıklık yapmaya karar vermişler ise bu kişilerin ifadelerinin bir husumete dayanıp dayanmadığını ve çelişkilerini ortaya koyabilmek adına bu açık tanıkların isimleri ‘silahların eşitliği’ ve ‘savunma hakkı’ gereği tarafımıza bildirilmelidir. Gerek emniyet ve gerek savcılıkta tanıkların ve gizli tanıkların kimlikleri saklı tutulduğu gibi bunların tanıklık yapabilip yapamayacakları, müvekkilimizi tanıyıp tanımadıkları, hangi somut olayla ilgili olarak ifade verip vermedikleri ve hangi makam önünde ifade verdikleri, ifadelerinin yeminli olup olmadığı, bize, savunmaya hiç açıklanmamıştır. Tanıklığın var olabilmesi için gerekli şartlara riayet edilip edilmediği belli değildir.”

Dilekçede, soruşturma dosyasındaki Mülkiye Müfettişliği tevdi raporundaki iddiaların da Ongun’un görev ve sorumluluk alanına girmediği kaydedildi.

GİZLİ TANIK MEŞE’NİN İDDİALARI

Gizli tanık Meşe’nin ifadelerinin de gerçeği yansıtmadığı, Meşe’nin, “Ongun’un elde ettiği rüşveti İlker Aslan, Dursun Subaşı, Ufuk İnan ile Kasımpaşa’daki ek hizmet binasında bölüştüğü” şeklindeki iddiasının, HTS kayıtlarıyla çürütüldüğü anlatıldı. HTS kayıtları incelendiğinde, Ongun’un bu kişilerle hiçbir zaman aynı anda Kasımpaşa İBB binasında bulunmadığının görüleceği ifade edilen itiraz dilekçesinde, gizli tanığın savcılığı yanılttığı kaydedildi.

“GİZLİ TANIKLIK CEZA YARGILAMASINDA İSTİSNA”

Dilekçede, Murat Ongun ile ilgili belgeler içerisinde sık sık gizli tanıktan söz edildiği, soruşturmada gizli tanığa çok başvurulduğu belirtilerek, gizli tanıklığın ceza yargılamasında istisnai bir uygulama olduğuna işaret edildi.

Diğer tanık beyanlarında olduğu gibi gizli tanıklar aracılığıyla ortaya koymuş iddialarla ilgili tek bir somut belge de sunulamadığı aktarıldı.

Yargıtay içtihatlarına göre, yalnızca ispat konusunda karar verecek mahkeme önünde verilen beyanın tanık beyanı olarak kabul edildiği vurgulanan itiraz dilekçesinde, “Müvekkilin tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen ve tarafımıza ismi bildirilmeyen tanıklık beyanları henüz mahkeme önünde çapraz sorgu ile sorgulanmamış olması da düşünüldüğünde soyut iddialardan ibaret olup tutuklamaya gerekçe gösterilemez” denildi.

İtiraz dilekçesinde ayrıca, “Müvekkile ihale yetkilisi olmamasına rağmen Medya AŞ ve Kültür AŞ ihalelerinde tespit edilen ancak herhangi bir yargılama sonucunda usule aykırılıkları ortaya konulmamış ve aslen bu zamana kadar yapılan Sayıştay denetimleriyle de hiçbir usulsüzlük tespit edilmemiş ihalelere ilişkin sorular sorulmuş müvekkil bunlara ilişkin kolluk ifadesinde samimiyetle ifade vermiştir” değerlendirmesi yapıldı.

KİŞİSEL VERİLERİN ÇALINDIĞI İDDİASIYLA İLGİLİ SES KAYDI

Murat Ongun’un tutukluluk gerekçesinde ayrıca, “milyonlarca kişiye ait kişisel verileri fiiliyatta kendisine ait ancak görünürde Mustafa Nihat Sütlaş’a kayıtlı firma üzerinden pazarladığı, bu suretle kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme ve yayma suçunu işlediği”nin belirtildiği kaydedildi. Bu suçlamanın, “gizli tanık Meşe tarafından dosyaya sunulan bir ses kaydı üzerinden yöneltildiği” belirtilen dilekçede, hukuka uygun şekilde elde edilmeyen ses kaydına dayanarak, Ongun’un tutuklanamayacağı ifade edildi.

“SUÇ ÖRGÜTÜNÜN NE ZAMAN NE ŞEKİLDE KURULDUĞU…”

İtiraz dilekçesinde, Ongun’un tutuklanmasına yönelik iddiaların, temelde “Ekrem İmamoğlu liderliğinde bir suç örgütünün yöneticisi olması ve kendisine bağlı kişilerce bu suç örgütüne yasa dışı yollarla para kazandırdığı” iddiasına dayansa da bu suç örgütünün ne zaman ne şekilde kurulduğu ve Ongun’un yönetici olduğunun ortaya konulamadığı kaydedildi.

Dilekçede, şunlar kaydedildi:

“İddia edilen gizli toplantıların yapılmadığı HTS kayıtlarıyla ortaya konmuş, iddia edilen zenginleşmenin yaşanmadığı da yine hem müvekkilin hem yakınlarının mal varlığı incelemesi ile ortadadır. Dolayısıyla ortada soyut tanık beyanlarından başka bir şey yokken müvekkilin haksız yere özgürlüğünden mahrum bırakılması hukuken kabul edilemez.”

Dilekçede, Ongun hakkında kuvvetli suç şüphesinin oluşmadığı, kaçma ve delil karartma şüphesinin de bulunmadığı kaydedilerek, tahliyesi istendi.

Related Posts

Dev süpermarket zinciri 60’da fazla mağazasını kapatıyor

Süpermarket zinciri düşük performanstan dolayı 60’dan fazla mağazasını kapatma kararı aldı. Bu adım son dönemlerin en büyük operasyonel adımlarından biri olarak görülüyor.

Rusya’dan suikast uyarısı… Pandora’nın kutusu açılır

RUSYA, İsrail’in İran’da rejim değişikliği hedefini ve ülkenin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e suikast düzenlenmesi ihtimaline karşı çıktı. Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Sky News’e verdiği demeçte İran’da rejim değişikliğine ilişkin, “Hayal bile edilemez.

Tarihin en büyük sızıntısı yaşandı: Şifrelerinizi değiştirin çağrısı

16 milyardan fazla sosyal medya kullanıcısı için çağrı yapıldı. Tarihin en büyük sızıntısı yaşandı. Listede 29 ülke var!

İtalya: İsrail’e 7 Ekim sonrası silah satışı olmadı

İsrail’in 7 Ekim’den itibaren Gazze’ye başlattığı yoğun saldırılar sonrasında uluslararası insan hakları kuruluşlarınca Batılı ülkelere İsrail’e silah satışlarını durdurmaları yönünde çağrılar yapıldı.

Medvedev: Nükleer tesislere yönelik saldırılar tehlikelidir ve ikinci bir Çernobil felaketine yol açabilir

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev, nükleer tesislere yönelik saldırıların oldukça tehlikeli olduğunu ve ikinci bir Çernobil felaketine yol açabileceğini belirtti.

Nihal Candan’ın babası 2. kez kalp krizi geçirdi!

Anoreksiya hastalığı ile savaşan ünlü fenomen Nihal Candan 25 kiloya düşmesinin ardından yoğun bakıma alındı. Nihal Candan’ın profesör babası Hakan Candan, kızının üzüntüsüne dayanamayarak dün kalp krizi geçirdi. Nihal Candan’ın annesinden bir kötü haber daha geldi. Baba Hakan Candan 2. kez kalp krizi geçirdi.